31 Ağustos 2016 Çarşamba

İstanbul....


Merhabaaaa bu gün çok mutluyum çünkü mutlu olmak için haber izlememek yeterli :) Bu gün yeterince bayatlamadan İstanbul gezisinin notlarını yazıcam...Aslında gezi sayılmaz çok çok sevdiğim bir dostumuzu görebilmek görüşebilmek için gittik zira İstanbul'a gezmek için bile gitmek istemediğim bir yer...Neyse  işte  o kısmı geçelim....Nedense sevdiğim insanlar ya uzak semtlerde yada başka şehirlerde :(  


Başım dönerek çektiğim bir kaç fotoğraf...


Sanki burada Defacto, Lcw yokmuş gibi gidip bir iki parça alışveriş yaptım arkadaşımın çalışma saatinin bitmesini beklerken...İki tişört erkek tişörtü yine desenleri çok hoşuma gitti indirimde olunca aldım hemen..


Yine burada yokmuş gibi, Kişisel bakım mağazalarına girdim....


Akşamları arkadaşımla görüşüyoruz...


Sabah birlikte kahvaltı yapıp geziyoruz. Ne zor böyle kafanın çokça uyuştuğu kişilerin uzakta olması :(






30 Ağustos 2016 Salı

30 Ağustos!!!



Zafer Bayramımız Kutlu olsun!!!!!

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Cumadan Pazara...


Cuma sabahı yaz boyu biriktirdiğim su bidonlarına ancak sıra geliyor. Onları orta kısmından kesip ateşte kenarlarını yakıyorum. Üst kısımlarını çöpler için ayrı bir poşete koyup ( cam, plastik, karton vb lerle birlikte) ekolojik dengeye katkı sağlayan arkadaşlarım için hazırlıyorum. Bu hazırladığım alt kısımları evde saklıyorum. Bunlar yeri geliyor mama yeri geliyor su için hazırlıyorum. Patişlerin yanakları boyunları kesilmesin diye kenarlarını yakıyorum.


Evin içinde dört dönüp Çirkin hanımı arıyorum. Onu hep görebilmem lazım çünkü. En sonunda buluyorum ama zilli rahatsız olup carlıyo bana...Anneye carlama taş olursun taş!


Bulduğum yerde burası güneşleniyo hanım...


Temizliğe başlamak için saatin ilerlemesini beklerken yine ağlamak için sebepler buluyorum. Hangimiz bulmuyor ki... Ve hiç bitmiyor...


Temizliğe başlarken Çirkin prenses şatosuna teşrif ediyor. Tabii temizlik sesinden uyuyabilirse...



Toz alma, süpürme, silme işleri bitince...Geçiyorum tabak çanak yıkayıp dolap içlerine...


Yeşil çay içmek için bir ara veriyorum. Siz yeşil çayı nasıl içiyorsunuz? Ben bu sıcaklarda Türk kahvesi dışında hiç bir şeyi sıcak içemiyorum bu yüzden kendimce şöyle bir çözüm buldum: Ilık suyu kupama koyuyorum yeşil çayımı da koyuyorum bir süre bekletip öyle içiyorum...


Çayımı içerken minnoş hanım beni takip ediyor:)


Temizliği sanki Çirkin hanımcık yapmış gibi  uyuyor.


Cuma akşam tesadüfen Tv de denk geliyoruz beyimnen...Çok eğlenceli bir film izliyoruz.


Film biter bitmez yazlıkta çıkmaya başladığımız yürüyüşümüze çıkıyoruz ,eve yakın bir parka...


Cumartesi sabahı Çirkin hanım beni uyandırıp kendini sevdirdikten sonra şatosunun üst katını uyumak için tercih ediyor...


Cumartesi günü hadi bir filme gidelim diyor eşim, filmi sen seç diyor. Bende vizyondaki filmlere ,konularına bakıyorum, fragmanlarını izliyorum. 'Gerilim, Aksiyon' olarak geçen film. Gerilim varsa aksiyona da katlanırım mantığıyla bu olsun diyorum. Gidiyoruz filme, Başlar başlamaz koşturma başlıyor film bitene kadar neredeyse soluksuz koşturuyor oyuncular....Film başlar başlamaz koşturma başlayınca kim niye koşturuyor çok havada...Tam erkek çocuğu filmi... Eşime soruyorum Gerilim neresinde diye...Cevap veriyor Aksiyonun nasıl olacağını nasıl sonuçlanacağını merak ederken geriliniyormuş muş muş. Neyse erkek çocuğu filmi seviyorsanız koşturmacalı, silahlı falan bayılabilirsiniz tabiii


Bu sıkılmışlıkla biraz ihtiyaç alışverişi yapıyorum yurdum mağazalarından...


Cumartesi aşkamı şiddetli bir yağmur inanılır gibi değil şok yaşıyoruz evin içi su içinde kalıyor....Yattı bizim yürüyüş diye üzülüyorum...


Rüzgardan yağmurdan kanallar çıkmayıp ekran dolunca bari film izleyelim diyoruz.
İlk Filmimiz Deniz Seviyesi:Türü. Dram... Damla 8 sene önce Ayvalık’ı terk etmiş ve Amerika’ya gelmiştir. New York’ta yaşayan, Amerikalı bir adamla evli ve başarılı bir iş kadınıdır. Dahası 6 aylık hamiledir. Türkiye’de ve geçmişinde bıraktıklarından dolayı anne olmaya kendisini halen hazır hissetmez. Bir gün Türkiye’den bir haber alır ve çocukluğunun geçtiği yazlık evin satılacağını öğrenir. Kocasıyla beraber Ayvalık’a gelen kadının aklındaki tek şey ise yıllar önce hiçbir açıklama yapmadan terk ettiği sevgilisi Burak ile yüzleşmektir. Fakat Burak onu hayatından tamamen çıkartmıştır. Damla şimdi her şeyle yeniden barışabilmek için senelerce sakladığı sırrını anlatacaktır… 
Açıkçası beklediğim gibi değildi ama emek verildiği belli...


İkinci film: Telekinezi: Türü Korku: İrlanda'nın gözlerden uzak bir kasabasında yaşayan 11 yaşındaki Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin hunharca öldürülmesine tanık olur. Bu kanlı katliamdan geriye kalan tek kişi küçük Neve olur. Olayı soruşturmaya gelen polisler olayın sorumlusu olarak kanlı eylemler gerçekleştiren bir çeteden şüphelense de Neve'in tanık olduğu gerçekler bambaşkadır. Neve, bu katliamı evin içerisindeki nesnelerin gerçekleştirdiğine tanık olmuştur. Ne var ki başta polis olmak üzere kimseyi inandıramaz. Ağır bir travma geçiren kızı evlerine alan komşuları Nat ve Lucas iyileşmesi için yardımcı olmaya çalışırlar. Ancak Neve'in tanık olduğu lanet burada da peşini bırakmaya niyetli değildir. Korku sever biri olarak beğendiğim tarzda bir film...


3. Film....Mustafa Hakkında Her Şey: Türü Gerilim Aksiyon..Dışardan bakıldığında Mustafa için hayat sanki toz pembe gözükmektedir. Zira başarılı bir iş yaşamı görülmektedir. Bu yüksek kariyer, mutlu giden bir evlilik hayatıyla taçlanmıştır. Dünyalar tatlısı bir çocuk da adeta aşkının meyvesidir. Dolayısıyla Mustafa çoğu kişinin imrenerek baktığı bir hayata sahiptir. Bu mükemmellik içerisindeki saklı kusurlar karısının geçirdiği bir kaza sonrasında gün yüzüne çıkmaya başlar. Karısı bu trafik kazasında hayatını kaybettiğinde yalnız değildir; yanında Mustafa'nın daha önce hiç görmediği Fikret isimli bir yabancı bulunmaktadır. Nedenlerini öğrenmek isteyen Mustafa, Fikret'i kaçırıp durumu aydınlığa kavuşturmaya çalışır. Issız bir yerde karşı karşıya gelen iki adam Fikret'in dilinden dökülen sözlerle birlikte bir sinir harbinin içerisine girerler. Fikret'in anlattığı gerçekler hem karısının hem de Mustafa'nın yaşamlarındaki sır perdesini ortadan kaldıracaktır. Çok değişik geldi bana hiç bu şekilde bir film beklemiyordum...Zaten Yönetmeni Çağan Irmak olduğu için sürpriz bir filmdi, farklıydı....


Pazar sabahı kahvaltımıza eşilik eden sevgi arsızı minnoş...


Kahvaltı sonrası temiz havada yürüyüş yapıyoruz....


Okullar bizim için haftaya açılıyor malumunuz, bende minicik bir kırtasiye alışverişi yapıyorum. Seçtiğim dosyalardan ne kadar ciddi bir öğretmen olduğumu belli ediyorum sanırım.


Boyadığım seramikten mantar evi masaya geçici olarak koyuyorum , şu an yeri belli değil... en sevdiğim bir kaç renkten biri. 


Yine keçelerle başlangıçlar yapıyorum bir işlere...Kesim işini bitiriyorum en azından...Hobilerim ile ilgili her işim parça parça...Bu sefer tabak yerine kapak kullanıyorum....
Huzurlu, sağlıklı, hayırlı bir hafta dileğiyle....





























26 Ağustos 2016 Cuma

Güzel Ev'im


Elimde artık, pırtık keçe parçaları vardı...


Bunların hazırları strafor olarak satılıyor ama benim temizlikten Kızılay'a gitme gibi bir fırsatım yok bende evde hazırladım. 2 farklı boyuttaki tabak işimi gördü.


Artık, pırtık minnoş keçelerimle kalıpsız uydurmasyon şekiller çıkarttım.


Sonra bu tembel hobici sıcak silikonla tüm kestiği keçeleri ve düğme vs ne bulduysa yapıştırdı. 
Hiç bu böyle kalıpsız, uydurma ve hızlı bir şey yapmamıştım. Açıkçası çok hoşuma gitti. 


Yerine asıldı....







Hayırlı, huzurlu cumalar ve Mutlu hafta sonları...Dileyip duruyoruz bakalım Allah işşallah dualarımızı kabul eder herkes sağlıcakla evine döner :(








25 Ağustos 2016 Perşembe

Küççük Pirens


Hatta güççük pirens olsun bu minnoş, pek bir minik çünkü.....Kalıbını internetten buldum .)  


Prens provada...

İlk defa bu kadar minik detaylı bir oyuncak yapmaya çalıştım. Böyle yapıp yetiştirip satanları daha takdir ediyorum şimdi. Çünkü sırtım ağrıdı ve detaylı minnacık olunca da 2 gün sürdü :(


Ceketi....Ben üzerinde diktim ceketini çok minik olduğu için ayrı diksem giydirebilir miydim onu kestiremedim o yüzden....


Ve bitirince güççük pirens için kendimi ödüllendirdim...


Yalnız poz versin bir de...Yolcudur Pirens bağlasan durmez....


Meraklı ne olacağını beklerken uyuyakalan minnoş hanımla mutlu, huzurlu günler yarınlar diliyoruz herkes için....






24 Ağustos 2016 Çarşamba

Anneanne Evi


Temmuz ayı içinde Trabzona gitmiştik. Oraya gittiğimizde Anneannemizi de ziyaret ettik. Ve evinden fotoğrafları paylaşıyorum zevkle... Öyle böyle bir ev değil tertemiz ve her köşesi el emeği....


Mutfak kilimi...


Biraz daha yakından...


Koridor..


Her oda da ayrı kilimler var...Rengarenk , kocaman ve renk uyumları harika...


Bu Anneannenin çeyizi için yapmış olduğu ilk tığ işlerindenmiş ve bunu yaptığında çok küçükmüş. Bu yüzden kocaman bir Maşşallah 


Her şey el emeği....Ne varsa eskilerde var bence...


Renk uyumunun harikalığı!





Bu oval olanlarda çok güzel, basmaya kıyamadım resmen...


Perdenin güzelliği...




Hepsi ayrı ayrı nasıl harika...Nasıl özenli...





Detayların güzelliğine ne demeli. Harika bir evdi. Çok severim her şeyin el emeği olduğu , yaşanmışlık dolu evleri....Hiç bir ev beni bu kadar etkilememişti, çok sevdim, çok beğendim. Ellerine sağlık Anneanneciğim.