Cuma sabahı yaz boyu biriktirdiğim su bidonlarına ancak sıra geliyor. Onları orta kısmından kesip ateşte kenarlarını yakıyorum. Üst kısımlarını çöpler için ayrı bir poşete koyup ( cam, plastik, karton vb lerle birlikte) ekolojik dengeye katkı sağlayan arkadaşlarım için hazırlıyorum. Bu hazırladığım alt kısımları evde saklıyorum. Bunlar yeri geliyor mama yeri geliyor su için hazırlıyorum. Patişlerin yanakları boyunları kesilmesin diye kenarlarını yakıyorum.
Evin içinde dört dönüp Çirkin hanımı arıyorum. Onu hep görebilmem lazım çünkü. En sonunda buluyorum ama zilli rahatsız olup carlıyo bana...Anneye carlama taş olursun taş!
Bulduğum yerde burası güneşleniyo hanım...
Temizliğe başlamak için saatin ilerlemesini beklerken yine ağlamak için sebepler buluyorum. Hangimiz bulmuyor ki... Ve hiç bitmiyor...
Temizliğe başlarken Çirkin prenses şatosuna teşrif ediyor. Tabii temizlik sesinden uyuyabilirse...
Toz alma, süpürme, silme işleri bitince...Geçiyorum tabak çanak yıkayıp dolap içlerine...
Yeşil çay içmek için bir ara veriyorum. Siz yeşil çayı nasıl içiyorsunuz? Ben bu sıcaklarda Türk kahvesi dışında hiç bir şeyi sıcak içemiyorum bu yüzden kendimce şöyle bir çözüm buldum: Ilık suyu kupama koyuyorum yeşil çayımı da koyuyorum bir süre bekletip öyle içiyorum...
Çayımı içerken minnoş hanım beni takip ediyor:)
Temizliği sanki Çirkin hanımcık yapmış gibi uyuyor.
Cuma akşam tesadüfen Tv de denk geliyoruz beyimnen...Çok eğlenceli bir film izliyoruz.
Film biter bitmez yazlıkta çıkmaya başladığımız yürüyüşümüze çıkıyoruz ,eve yakın bir parka...
Cumartesi sabahı Çirkin hanım beni uyandırıp kendini sevdirdikten sonra şatosunun üst katını uyumak için tercih ediyor...
Cumartesi günü hadi bir filme gidelim diyor eşim, filmi sen seç diyor. Bende vizyondaki filmlere ,konularına bakıyorum, fragmanlarını izliyorum. 'Gerilim, Aksiyon' olarak geçen film. Gerilim varsa aksiyona da katlanırım mantığıyla bu olsun diyorum. Gidiyoruz filme, Başlar başlamaz koşturma başlıyor film bitene kadar neredeyse soluksuz koşturuyor oyuncular....Film başlar başlamaz koşturma başlayınca kim niye koşturuyor çok havada...Tam erkek çocuğu filmi... Eşime soruyorum Gerilim neresinde diye...Cevap veriyor Aksiyonun nasıl olacağını nasıl sonuçlanacağını merak ederken geriliniyormuş muş muş. Neyse erkek çocuğu filmi seviyorsanız koşturmacalı, silahlı falan bayılabilirsiniz tabiii
Bu sıkılmışlıkla biraz ihtiyaç alışverişi yapıyorum yurdum mağazalarından...
Cumartesi aşkamı şiddetli bir yağmur inanılır gibi değil şok yaşıyoruz evin içi su içinde kalıyor....Yattı bizim yürüyüş diye üzülüyorum...
Rüzgardan yağmurdan kanallar çıkmayıp ekran dolunca bari film izleyelim diyoruz.
İlk Filmimiz Deniz Seviyesi:Türü. Dram... Damla 8 sene önce Ayvalık’ı terk etmiş ve Amerika’ya gelmiştir. New York’ta yaşayan, Amerikalı bir adamla evli ve başarılı bir iş kadınıdır. Dahası 6 aylık hamiledir. Türkiye’de ve geçmişinde bıraktıklarından dolayı anne olmaya kendisini halen hazır hissetmez. Bir gün Türkiye’den bir haber alır ve çocukluğunun geçtiği yazlık evin satılacağını öğrenir. Kocasıyla beraber Ayvalık’a gelen kadının aklındaki tek şey ise yıllar önce hiçbir açıklama yapmadan terk ettiği sevgilisi Burak ile yüzleşmektir. Fakat Burak onu hayatından tamamen çıkartmıştır. Damla şimdi her şeyle yeniden barışabilmek için senelerce sakladığı sırrını anlatacaktır…
Açıkçası beklediğim gibi değildi ama emek verildiği belli...
İkinci film: Telekinezi: Türü Korku: İrlanda'nın gözlerden uzak bir kasabasında yaşayan 11 yaşındaki Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin hunharca öldürülmesine tanık olur. Bu kanlı katliamdan geriye kalan tek kişi küçük Neve olur. Olayı soruşturmaya gelen polisler olayın sorumlusu olarak kanlı eylemler gerçekleştiren bir çeteden şüphelense de Neve'in tanık olduğu gerçekler bambaşkadır. Neve, bu katliamı evin içerisindeki nesnelerin gerçekleştirdiğine tanık olmuştur. Ne var ki başta polis olmak üzere kimseyi inandıramaz. Ağır bir travma geçiren kızı evlerine alan komşuları Nat ve Lucas iyileşmesi için yardımcı olmaya çalışırlar. Ancak Neve'in tanık olduğu lanet burada da peşini bırakmaya niyetli değildir. Korku sever biri olarak beğendiğim tarzda bir film...

3. Film....Mustafa Hakkında Her Şey: Türü Gerilim Aksiyon..Dışardan bakıldığında Mustafa için hayat sanki toz pembe gözükmektedir. Zira başarılı bir iş yaşamı görülmektedir. Bu yüksek kariyer, mutlu giden bir evlilik hayatıyla taçlanmıştır. Dünyalar tatlısı bir çocuk da adeta aşkının meyvesidir. Dolayısıyla Mustafa çoğu kişinin imrenerek baktığı bir hayata sahiptir. Bu mükemmellik içerisindeki saklı kusurlar karısının geçirdiği bir kaza sonrasında gün yüzüne çıkmaya başlar. Karısı bu trafik kazasında hayatını kaybettiğinde yalnız değildir; yanında Mustafa'nın daha önce hiç görmediği Fikret isimli bir yabancı bulunmaktadır. Nedenlerini öğrenmek isteyen Mustafa, Fikret'i kaçırıp durumu aydınlığa kavuşturmaya çalışır. Issız bir yerde karşı karşıya gelen iki adam Fikret'in dilinden dökülen sözlerle birlikte bir sinir harbinin içerisine girerler. Fikret'in anlattığı gerçekler hem karısının hem de Mustafa'nın yaşamlarındaki sır perdesini ortadan kaldıracaktır. Çok değişik geldi bana hiç bu şekilde bir film beklemiyordum...Zaten Yönetmeni Çağan Irmak olduğu için sürpriz bir filmdi, farklıydı....

Pazar sabahı kahvaltımıza eşilik eden sevgi arsızı minnoş...
Kahvaltı sonrası temiz havada yürüyüş yapıyoruz....
Okullar bizim için haftaya açılıyor malumunuz, bende minicik bir kırtasiye alışverişi yapıyorum. Seçtiğim dosyalardan ne kadar ciddi bir öğretmen olduğumu belli ediyorum sanırım.
Boyadığım seramikten mantar evi masaya geçici olarak koyuyorum , şu an yeri belli değil... en sevdiğim bir kaç renkten biri.
Yine keçelerle başlangıçlar yapıyorum bir işlere...Kesim işini bitiriyorum en azından...Hobilerim ile ilgili her işim parça parça...Bu sefer tabak yerine kapak kullanıyorum....
Huzurlu, sağlıklı, hayırlı bir hafta dileğiyle....